11 Şubat 2013 Pazartesi

Siouxsie And The Banshees - Glam'den Punk'a


1976 da siouxsie sioux ve steven severin tarafından, ilginç bir öykü barındırarak kurulan ingiliz punk grubu. punk rock ve aslında post punkın en önemli gruplarından. 70'lerin sonunda oluşumları, glam rocktan esinlenmeleri, avant-garde yaklaşımları, deneysel müzik yapmaları ile en şanlı zamanlarını post punkta bulmalarıyla oldu. glam'den etkilenişleri ile ortaya çıkardıkları ürünler, gothic rockın ortaya çıkışı için ise lead edici bir özelliğe sahipti. 
öyküye gelecek olursak. siouxsie ve steven roxy music'in 1975 yılında düzenlediği bir konserde tanıştılar. birkaç arkadaşları ile birlikte, sex pistols menajeri malcolm mc laren'ın düzenlediği 100 club punk festival'a son dakikada iştirak ettiler. son dakikada da olsa siouxsie, steven'ı çalmak konusunda ikna etti. gruplarının bir isimleri bile yokken, festivale iki gün kala gitarist olarak marco pirroni'yi ve davulcu olarak da john simon ritchie'yi - ki bildiğin sid vicious- alıp festivalde çaldılar. bu performanstan sonra grup dağılmayı düşünürken, başka yerlerde de çalma teklifleri geldi. 77'de pek çok yerde performanslarının ardından davulcu olarak kenny morris, ve gitarist olarak john mckay'ı da gruba dahil edip yollarına devam ettiler. 

77'den 86'ya kadar john peel sessions için yaptıkları kayıtları (john peel'siz bir punk, punk değildir ya o bakımdan) 2006 yılında "voices on the air: the peel sessions" albümünde topladılar. tüm kaydı şuradan dinleyebiliyoruz. keza ben dinliyorum şu an. 


96'da dağılan grup, siouxsie ve sonralarda gruba dahil olan davulcu budgie ile the creatures grubunu kurarak bir süre daha grup kariyerine bir arada devam etse de fazla tutunamadılar. olay, siouxsie'nin 2004' te solo kariyerine başlaması ile son buldu.

punk'ın gelişimine büyük katkıda bulundular demek, katıksız bir yalan olur. onlar punk'ın kendisi olan, baştan aşağı punk kültürüne yön veren bir gruplar bence. yaptıkları müzikte saksafon, klavye, çello, akordeon, santur, bilimum ksilofon kullanıp yeniliği ve üzerine basıp altını çizerek yine söylüyorum ki deneyselliği sonuna kadar zorladılar. happy house isimli şarkı, başka türde görülemeyecek bir yapıt misal. sadece kullanılan enstrümanlar anlamında da değil, siouxsie'nin olağandan fazlasıyla farklı vokal yeteneği de, iyi pişirilmiş bir ekmek kadayıfının üstüne koyulan kallavi kaymak kıvamında olduğu kanısındayım. 
hapi hauz;


yaptıkları müzik ile, post punk revival'cılar ve new age'ciler için olağanüstü bir ilham kaynağı olmakla birlikte, fizikıl apiyirıns olarak tabir ettiğimiz görünüş ve duruş ile siouxsie'nin suratı bile başlı başına bir gothic rock aynası. ahanda bu da grubun kepsi.


http://en.wikipedia.org/.../siouxsie_and_the_banshees
http://tr.wikipedia.org/.../siouxsie_and_the_banshees
http://en.wikipedia.org/wiki/xylophone 
http://en.wikipedia.org/...the_air:_the_peel_sessions
http://en.wikipedia.org/...i/sid_vicious#music_career

hamiş: bulduklarımdan yola çıkarak siouxsie'yi 'siuksiiğy' olarak telaffuz ediyorum. 

by songstonoone

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder