22 Mart 2013 Cuma

kameralara gülümseme etüdü- ayna karşısında bir akşam

bazı arkadaşlarımda farkettim, özellikle hanım arkadaşlarımda ve bir kısım artistik yapıda bey arkadaşlarımda. ve az önce gördüğüm bir fotoğrafta. sosyal medya, kameralara nasıl poz vereceğimizi kendi kendimize çalışmamız gerektiğini gösterdi.

doğallıktan eser kalmamış yapmacık plaza kadınlarının -ki başka bir yazının kesinlikle ana konusu olacaktır- bir özelliği bu. bir yerde yemek yeniliyor, bir şeyler içiliyor ve hoop, o da ne? akıllı telefon cepten çıkmış, hemmen fotoğraf çekme-çekinme aktivitesi. üçlü beşli gruplaşmalar ile o anı yakalama ümidi. aslında o anki sahte fakat huzur bozmayan mutluluğu zaman düzleminde dondurma çabası. beyhude çabalarından biri insanlığın kısaca.
neyse, çok uzattım sosyal tespit kasmak için. fotoğrafın nesnesi olan bu abla-abilerden hatun kişilerde hep aynı poz olduğunu farketmem çok da zamanımı almadı. dişleri diğerlerine görece güzel olanlar otuz iki diş sırıtarak at dişleri ile fotoğrafta dikkat çekici birer obje halini alıyor, görece gamzeli olanlar gamzelerini belli ediyor, suretten ziyade yan profili daha iyi olanlar "hafif yan" duruyor ve kalanlar da boşluğu dolduruyor.
yani ben.
gözlerim mesela, mutlak surette tuhaf çıkar fotoğraflarda. burnum yamuktur benim, sağdan bakınca kemeri belirgindir. ve nedense o fotoğraf çekimlerinde illa da sağ profil vermek zorunda kaldığım bir konumda yakalanırım. yıllardır çok terlerim, kapalı alanlar darlandırır beni. o yüzden de, terlediğimden yani, saçlarım bi alnıma yapışma çabasındadır.
belki klişe, belki gerekli gereksiz hemen herkesten duyuyoruz ama, velhasıl ben, fotoğraflarda çirkin çıkarım. o yüzden belki, sevgilimle bir tane bile fotoğrafım yoktur sanal mecralarda.

salt sanal mecralarda da değil, sevdiğim insanla beraber bir tek fotoğrafım bile yok. tam yedi yıl oldu.

bu fotoğraf sahtekarlığından o da hoşlanmaz, biliyorum.

çok şanslıyım aslında,
onu da biliyorum.

by songstonoone

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder